F1 Hakkında

Formula 1, otomobil teknolojilerinin geldiği son noktayı temsil eder. Dünyanın en büyük motor sporları organizasyonudur. Çok sayıda ünlü otomobil üreticisi burada hem teknolojilerinin hangi seviyede olduğunu görme fırsatı bulur hem de diğer büyük rakipleriyle sportif rekabete girişmiş olur. Dünya üzerinde yaklaşık 2 milyar izleyiciye ulaşan bu organizasyon FIA (Federation Internationale de l'Automobile - Uluslararası Otomobil Federasyonu) tarafından yönetilir.

Teknolojisi, NASA teknolojisinden daha hızlı ilerleyen tek alan Formula 1'dir. FIA'nın son yıllarda uyguladığı maliyetleri düşürme ve güvenlik politikasının ürünü olan kurallar nedeniyle belli kısıtlamalara maruz kalınsa da, takımlar 'saf hıza' ulaşabilmek adına tüm mühendislik bilgilerini ortaya koyuyorlar.

İlk grand prix, 1950 yılında İngiltere'de gerçekleştirilmiştir. O yıllardan günümüze, otomobillerde gördüğümüz pek çok yenilik F1 sayesinde olmuştur. Buna en çarpıcı örnek, emniyet kemerlerinin keşfidir. Daha yakın geçmişe ise turbo charger'lı motorlar örnek gösterilebilir. Günümüz spor otomobillerinde F1 şanzıman, yani kesintisiz vites geçişini sağlayan şanzımanlar kullanılır. Üretici firmalara göre ismi değişiklik gösterse dahi bu ve buna benzer pek çok yenilik de yine F1 buluşudur. Firmalar, F1'den günlük kullanım araçlarına teknoloji aktarımını her dönemde sağlamışlardır ve sağlamaya da devam ediyorlar. Zaten 'formula' yani formül, bu sporun bir laboratuvar olarak görüldüğünün en açık kanıtıdır.

Ferrari, 16 markalar şampiyonluğu ve 15 sürücüler şampiyonluğu başta olmak üzere, en fazla yarış galibiyeti, en fazla en hızlı tur zamanı, en çok pol pozisyonu, bir sezon içindeki en fazla duble (1-2) zaferi, üst üste en fazla pol pozisyonu ve yarış galibiyeti gibi rekorlara sahip olarak, bu sporun tartışmasız gelmiş geçmiş en başarılı takımıdır.

F1'in üretilen en muazzam aracı, Ferrari F2002'dir. Bu araçla Ferrari 17 yarışlık sezonun 15'ini galibiyetle tamamlarken, 9 duble zaferine de imza atmıştır.

Ferrari ile üst üste 5 sezon sürücüler şampiyonluğunu kazanan Michael Schumacher ise spor tarihinin en başarılı pilotudur. 7 dünya şampiyonluğunun yanına Alman pilot, 91 yarış galibiyeti, 68 pol pozisyonu, 73 en hızlı tur zamanı gibi rekorları da eklemiştir.

Efsane pilot Schumi'den sonra sporun en başarılı isimleri arasında, 5 dünya şampiyonluğu kazanan Juan Manuel Fangio, 4 şampiyonlukla Alain Prost, Sebastian Vettel, 3 dünya şampiyonluğu bulunan ve 94 Imola'da trajik bir şekilde hayatını kaybeden Ayrton Senna, yine 3 kez şampiyonluk yaşamış Jackie Stewart, Jack Brabham ve Niki Lauda, 2'şer şampiyonlukları bulunan Alberto Ascari, Nelson Piquet, Emerson Fitipaldi, Graham Hill, Mika Hakkinen, Fernando Alonso ve Lewis Hamilton tarihe geçen isimler olmuşlardır. 2015 sezonunda gridde, en az 1 şampiyonluğu bulunan 5 pilot (Lewis Hamilton, Sebastian Vettel, Kimi Raikkonen, Fernando Alonso, Jenson Button) yer alıyor.

Formula 1'de hedef her zaman en hızlı, en dayanıklı ve en güçlü olmaktır. Bu nedenle, saniyelerin bindelik dilimleri hesaba katılarak üretilen araçlar, dünya üzerindeki en kusursuz makineleri temsil eder.

Bir Formula 1 aracı yaklaşık 80 bin parçadan meydana gelir ve her yarış haftasonu sonrası yaklaşık 300 bin dolarlık parçası değiştirilmek durumundadır. Bu araçların, 0'dan 160 km/s'lik hıza çıkıp, tekrar 0'a inmesi sadece 4 saniye sürer. Aracın frenleme esnasında disklerinde meydana gelen ısı yaklaşık 1000 derecedir. Dolayısıyla fren diskleri, çelikten 4 kat hafif, 7 kat daha dayanıklı olan karbon fiber'dendir. Bir F1 aracı 160 km/s'lik hıza ulaştığında kendi ağırlığı kadar, yani yaklaşık 650 kg, yere basma gücü uygular. Diğer bir deyişle bu araçlar tavanda ters şekilde gidebilirdi.*

Takımların araçlardan elde edeceği parametreler de oldukça önemlidir. Bu nedenle aracın hemen her noktasında ölçüm yapabilmek için sensörler bulundurulur ve bu sensörlerden veri aktarımını sağlayacak araç üzerindeki kablo uzunluğu 1 km'yi bulur. F1 aracının motorundaki piston, saniyede 300 kez yukarı - aşağı hareket eder.*

Formula 1 araçları teoride 450 km/s'lik hızı aşabilirler. Rolantide çalışma devirleri 6-7000 (günümüz binek otomobillerinin maximum devri)'dir. Bir grand prix esnasında ulaşılan en yüksek devir ise, 2003 yılında BMW motoru kullanan Williams'ın, Juan Pablo Montoya ile Monza'da ulaştığı 22 bin devirdir. 2006 sezonunda konan devir sabitleme kuralının ardından araçlar artık 18 bin devirle sınırlandırılmıştır.*

Bir F1 pilotu, yarış sonrası 2 kg kaybeder. Antrenman programları bir astronotunkine benzer. Özellikle boyun egzersizleri sürücüler için çok önemlidir. Zira, Japonya'nın Suzuka pistinde 130R olarak adlandırılan virajında olduğu gibi, boyunlarına binen 6G'lik kuvvete, yani kilolarının 6 katı ağırlığa dayanabilmeleri mümkün olamazdı. F1 takviminde yer alan tüm pistlerde, sürücülerin fiziki dayanıklılıkları da test edilir.

F1'de son 20 yılda, meydana gelen bir kazadan ötürü yaşamını yitiren pilot olmamıştır. Hatta 98 İngiltere Grand Prix'sinde Michael Schumacher'in iki ayağının birden kırılmasına sebebiyet veren kazasının ardından, sakatlanmalara sebep olan kazalar da nadiren meydana gelmiştir.

Bu sporda güvenlik en önemli unsurlardandır. Boyunluklar, yanmalara karşı dayanıklı tulumlar, darbe sonucu meydana gelen enerjiyi tamamen üzerine alan karbon fiber'den oluşan karoser ... Bunların hepsi sürücüler için hayati önem arz eder. Araçlar FIA'nın tâbi tuttuğu ciddi çarpışma testlerinden geçmek zorundadırlar. Aksi halde hiç bir aracın piste çıkarılması söz konusu olamaz.

Araç güvenliğinin yanı sıra pist güvenliği de yine FIA için Formula 1'de olmazsa olmaz kurallar arasında yer alır. Lastik ve metal bariyerler, kaçış alanları, pilotların kazadan güvenle kurtulabilmeleri veya kazayı önleme amaçlı dizayn edilir. Takvimdeki bazı pistler güvenlik kriterlerini yerine getiremediği anda, takvimden çıkarılır.

Güvenliğe verilen önemin ne derece etkili olduğunu göstermesi açısından 2007 Kanada yarışında, o dönemde BMW'de yarışan Robert Kubica'nın geçirdiği kaza çok iyi bir örnek teşkil eder. Polonyalı pilot, önündeki aracı geçmek için hamle yaptığı yerde, önceki turlarda yarış dışı kalmış bir aracın pist üzerine bıraktığı yağ birikintisinin üzerinden geçerek kontrolünü kaybetmiş ve duvara çarpmıştı. Duvara vurduğu andaki hızı, daha sonra yapılan incelemelerde yaklaşık 230 km/s olarak ölçüldü. Kaza sonrası araçta monokok (sürücü kabini) dışında sağlam bir yer kalmamıştı. Kubica kazadan sıyrık dahi almadan kurtuldu.

2009 yılı Macaristan sıralama turlarında Ferrari pilotu Felipe Massa'nın geçirdiği talihsiz kaza ise Formula 1 için bir uyarı niteliğindeydi. Massa, önünde giden bir araçtan kopan yay parçasının kaskına isabeti sonucu bilincini kaybetmiş ve o anki hızıyla lastik bariyerlere girmişti. Felipe Massa'nın, isabet eden yay parçası nedeniyle kafa tasının çatladığı rapor edildi. Brezilyalı pilot, anında müda:hale edilmesi sonucu yarışlara bu sezon başında yeniden geri döndü. Kaza sonrası kasklar ise daha ciddi darbelere karşı dayanıklı hale getirildi.

Formula 1 çok ciddi yatırımların yapıldığı bir spor dalıdır. Ekonomisi günümüzde muazzam rakamlara ulaşmıştır. Takımların araçlar için yaptıkları harcamalar, sponsorların takımlara ödedikleri rakamlar, pistlerin F1 Dünya Şampiyonasına ev sahipliği yapabilmek için gözden çıkardığı fiyatlar ... Tüm bunlar ciddi bir boyuttadır. Ancak tüm tarafların kârlı çıktığı ender bir spor olayı olma özelliği de yine Formula 1 için geçerlidir.

Ülkemiz 2005-2011 yılları arasında bu organizasyona ev sahipliği yapan ülkeler arasında yer aldı. Türkiye'nin tanıtımına ve ekonomisine yaptığı büyük katkının göz önüne alınması, ilgiyi artırma amaçlı atılacak adımlardan da kaçınılmaması gerekiyor.


*Veriler 2009 yılına kadar üretilen araçlar için geçerlidir.

Muhammed Akdaş